DEVAM: 2- VASİYYET
ETMEYE TEŞVİK BABI
حدّثنا
مُحَمَّد
بْنُ
مُعَمَّرٍ.
ثنا رَوْحُ
بْنِ عَوْفٍ،
عَنْ
نَافِعٍ،
عَنْ ابْنِ عُمَرَ،
عَنْ
النَّبِّي
صلى الله عليه
وسلم قَالَ: ((مَاحَقُّ
امْرِئٍ
مُسْلِمٍ
يَبِيتُ
لَيْلَتَيْنِ،
وَلَهُ شَئٌ
يُوصِى بِهِ،
إِلاَّ
وَوَصِيَّتُهُ
مَكْتُوبَةٌ
عِنْدَهُ)).
(Abdullah) bin
Ömer (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu, demiştir: «Vasiyyet edeceği bir şeyi bulunup da vasiyyeti
yanında yazılı bulunmadıkça iki gece yatmak müslüman bir kişinin hakkı değildir.»
AÇIKLAMA: Müellifimizin kısmen değişik iki senedIe rivayet ettiği İbn-i Ömer
(r.a.)'ın hadisini Kütüb-i Sitte yazarlarının hepsi, Malik ve Ahmed de rivayet
etmişlerdir. Enes (r.a.) ile Cabir (r.a.)'ın hadisleri ise Zevaid türündendir.
Bu babtaki hadislerin hepsi vasiyyet etmeyi teşvik etmektedir.
İbn-i Ömer
(r.a.)'ın hadisinde geçen hak kelimesi yakışır ve layık olan manasına
yorumlanmıştır. Cumhur bu kelimeyi böyle yorumlamıştır. EI-Münavi: Hadisten
kasdedilen mana şudur: Bir müslümanın vasiyyet etmek istediği bir malı, veya
borcu, ya da başkasına ait olup yanında emanet edilen bir şey var ise bu
durumları açıklayıcı yazılı vasiyyeti yanında bulundurması ihtiyata uygun
olanıdır, demiştir.
Burdaki
rivayette iki gece kaydı var ise de bu kayıd tahdid için değildir. Bazı
rivayetlerde bunun yerine bir gece, kaydı vardır. Bir kısım rivayetlerde ise üç
gece kaydı mevcuttur. Rivayetlerin değişikliği bu sürenin tahdid için
olmadığına delalet eder. Yani az bir zaman olsa bile, o sürenin vasiyyetsiz
geçirilmesi uygun değildir. çünkü insan ne zaman öleceğini bilemez.
Avnü'l-Mabud
yazarının naklen beyanına göre İbnü'l-Melik bu hadisin şerhinde özetle şöyle
demiştir: "Bazı ilim adamları bu hadisin, yani İbn-i Ömer'in hadisinin
zahirini tutarak: Vasiyyet etmek vaciptir, demiştir. Cumhlira göre ise vasiyyet
etmek müstahabtır. Çünkü Reslil-i Ekrem (s.a.v.) vasiyyet etmeyi müslüman için
bir hak kılmış, onun aleyhine kılma:q:ııştır. Eğer vasiyyet etmek vacip olsaydı
Resul~i Ekrem (s.a.v.) vasiyyet işini müslümanın lehinde değil, aleyhinde
kılacaktı. Hadisin ifade tarzı ise vasiyyetin müslümanın aleyhinde olduğuna
yorumlanmaya müsaid değildir. Bazı alimler: Müstahab olan vasiyyet, teberru
olan işlerle ilgili vasiyyettir. Borç ödeme ve emanetleri sahiplerine iade
etmekle ilgili vasiyyet ise vacibtir, demişlerdir."
Hanefi alimler
vasiyyet etmenin müstehablığına hükmedenlerdendir. Buna delil olarak da bu
hadisin ravisi olan İbn-i Ömer (r.a.)'ın vasiyyet etmediğine dair bir rivayetin
bulunmasını göstermişlerdir.
Nevevi de İbn-i
Ömer'in hadisinin şerhinde özetle şöyle der: "Vasiyyetle emrolunduğu
hususunda tüm müslümanlar ittifak halindedir. Bizim mezhebimiz ve cumhurun
mezhebi, vasiyyet etmenin mendubluğudur, vacibliği değildir. Zahiriyye mezhebi
mensupları bunun vacibliğini söyleyerek bu hadisi delil göstermişler ise de bu
hadis onların delili sayılamaz. Çünkü hadiste vasiyyetin vacibliğine dair bir
hüküm yoktur. Lakin bir müslümanın borcu, başkasına ait. emanet gibi bir hak
var ise bunu vasiyyet etmesi lazımdır. Şafii: Bu hadisin manası, müslümanın
ihtiyatlı davranması bakımından en uygun olanı vasiyyetnamesinin yazılı olarak
yanında bulundurulmasıdır. Bu itibarla müslüman kişinin, vasiyyetini bir an
önce yapması, yazdırması, bunu şahidle tevsik etmesi ve ihtiyaç duyduğu şeyleri
vasiyyetnamesine geçirmesi müstehabtır. Sonra vasiyyetnamesine ilave etmek
istediği bir durum olursa bunu da eklemelidir, demiştir.
Hadiste
vasiyyetin yazılı olması istenmiştir. Bununla beraber şahidlendirilmesi
gereklidir. Şahidlendirilmiş olması kaydı da düşünülür. Böyle yorum
yapılinalıdır. Şahidsiz olarak yazılması kasdedilmemiştir. Hatta
şahidlendirilmemiş yazılı vasiyyet ile amel edilmez ve bir yarar sağlamaz.
Bizim mezhebimiz ve cumhurun mezhebi budur. Muhammed bin Nasr hadisin zahirini
tutarak, şahidlendirilmemiş yazılı vasiyyetlerin muteber olduğunu
söylemiştir," Ahmed bin Hanbel de bu görüştedir.
Kurtubi de: Bu
hadiste vasiyyetin yazılı olmasından söz edilmesi, bir tevsik ve teyid içindir.
Vasiyyette esas olanı şahidle tevsik etmektir. Şahidle tevsik edilen bir
vasiyyet, yazılı olsun veya olmasın muteberdir. Bu hususta alimler ittifak
halindedir, demiştir
2700 nolu hadisten
kasdedilen mana ise şudur: Vasiyyet etmeden ölen bir müslüman vasiyyet amelinin
sevabından mahrum kalmakla hayırlı amelin kemeJinden mahrum kalmış olur. Çünkü
vasiyyet dünyadaki amellerin sonuncusu durumundadır. Vasiyyet meşru kılınmış ki
müslüman kimse ahirette bundan yararlansın. Bundan mahrum kalan kimse büyük bir
hayırdan mahrum kalmış olur